TER

Ellerinize bir bakın. Şöyle bir dizlerinizin üstüne koyup, bir kol mesafesinde. Her yerini inceleyin. Evirin çevirin.Tırnaklarınıza, ellerinizin üstündeki tüylerinize bakın.Kimi sarı kimi siyah. Parmak izlerinize. Belki de toplu iğne ucu kadarcık minik ter zerrecikleri göreceksiniz sizin içinizden çıkan, damarlarınızdan sızarak görmedikleri, ne olduğunu bilmedikleri dünyaya ulaşan. Ten rengi bir denize.  Bir mevsim, duruma göre ılık duruma göre soğuk bir suyun parçası  , belki de yazın buz gibi bir karpuz suyundan bir parçacık idiler içinde türlü türlü şifa ve hastalığı aynı anda barındıran, kim bilir ne dertlere, ne üzüntülere,  ne eğlencelere şahit olan.

Bedeninize girmekle başladı yolculuk,

Bütün şahitlikler sessiz sedasız içine atıldı, ter zerresinin...Yolculuk esnasında, hem şifa hem hastalık bedeninize bırakıldı. Başka bedenlerde hayat bulmak üzere, uzunca bir yolculuğa çıkmak için, minik ter zerresi, son kalıntılarını da bırakarak, ten rengi denizden demir aldı.

Sizlere de o ter zerresinin bıraktığı kokulu anıları temizlemek kaldı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder