Musalla taşında bir cenaze. Tabutun içinde. Kısa bir konuşma mevta hakkında.
İmam efendi sorar bir kaç defa.
"Mevtayı nasıl bilirsiniz"
Cemaat
"İyi biliriz"
İşin garip tarafı cenazeyi tanıyan tanımayan hemen herkes cenazeyi iyi bildiklerine şahitlik ederler.
Muhtemelen cenazedeki hazirundan cenazenin hayattayken bizzat görmediği , bir selam vermediği kişiler de vardır. Cenazenin bizzat tanımadığı, belki sadece beraber bir bardak çay içtiği, belki hayatında sadece bir merhaba dediği, belki sadece yoldan gelip geçerken gördüğü, belki cenazeyi tanıyan birinin tanıdığı, usulen orda cenazede hazır bulunan kişiler, belki sadece adını duydukları kişiler, imamın bile tanımadığı kişiler....
Mevta önde musalla taşında yatıyor, cemaat arkasında saf durmuş..
-Mevtayı nasıl bilirsiniz?
-İyi biliriz.
-Mevtayı nasıl bilirsiniz?
-İyi biliriz.
-Mevtayı nasıl bilirsiniz?
-İyi biliriz.
Aslında mevtanın öteki dünyadaki hayatına kefil olmuyor musunuz....
Bizzat yeteri kadar hayatı paylaşmış , iyisiyle kötüsüyle mevta ile bir şekilde iletişime geçmiş olanlar müstesna, "iyi biliriz " dediğinizde büyük bir kefalet altına girmiş olmuyor musunuz?
Hayattayken gözünüz kapalı bir şekilde musalladaki mevtaya kefil olur muydunuz, gözünüz arkada kalmadan...
Malum birine kefil oluyor, ve kefil olduğunuz kişi bozrcunu ödemiyor ve ya ödeyemiyorsa , alacaklı borcunu kefil olandan almaz mı?
Ona göre cevap verin imam efendinin sorduğu soruya.
Yürekten gözünüz kapalı "iyi biliriz " diyemiyorsanız
Bence sessiz kalın....
Yoksa birine kefil olmak, o kefil olunan kişinin borcunu üstlenmektir...
Belki bu dünyada kefillikten bir şekilde bir yolunu bulur kurtulursunuz.
Ama diğer tarafta söke söke alırlar...
Üstlenemeyeceğiniz borcun altına girmeyin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder