3 Aralık 2018 Pazartesi

ALLAH NE KADAR GÜÇLÜDÜR?

  1. 1.

    Herhangi bir şey üretmek, ortaya koymak, bir verim, sonuç elde etmek için GÜÇ harcayarak yapılan çalışma, etkinlik.
    "Çift sürmek iş olarak zordur"
  2. 2.
    Bir ürün ortaya koyan, bir değer yaratan emek.  TDK

Türk Dil Kurumunun tanımlarına gör iş böyle bir şey...
Fizik bilmi açısından
İş= Kuvvet x yol
ve ya
İş= Enerji değişimi demektir...
Yani bir şeyin-bir olgunun enerjisi değişiyorsa üzerinde iş yapılış demektir...
Örneğin bir aracın deposunu doldurup  motoru çalıştırdığınızda, bir süre sonra yakıtınız biter...Yani bir değişim söz konusudur..
Yakıt alırken belli bir meblağ ödenir..Dolayısıyla dolaylı yoldan , motor çalıştığı sürece sizin verdiğiniz meblağ da azalır...Yakıt alabilmek için siz çalışır emek sarf eder karşılığında bir ücret alırsınız..Aldığınız ücreti depoyu doldurmak için yakıta verirsiniz....
Kısacası sizin çalışma ve emek sebebiyle kazandığınız ücret ( para ) yakıta dönüşmüş, yakıt motorun içinde, motorun çalışmasıyla ısı ve aynı zamanda hareket enerjisine dönüşmüştür.. Aklınıza şu soru gelebilir..ee.. sonuçta enerji bitti.. kayboldu..
Hayır enerji kaybolmadı..
Motor çalışırken hem çalıştığı ortamın ısınmasına sebep oldu, hem de hareket sayesinde parçaların ısınmasına sebep oldu, ısınan parçalar havayı ısıttı......
GÜç nedir?
GÜÇ= İş : Birim Zaman dır.. ( iş bölü zaman )
Yani bir işi daha kısa sürede yapabilen ve ya kısa sürede daha çok iş yapabilen diğerlerine göre daha güçlüdür....Yani kısa sürede daha çok enerji açığa çıkarabilen daha güçlüdür..
Basit bir anlatımda fiziksel olarak ( ve ya dünyevi olarak )
Bir bir saatte 100 tuğla taşıyan, bir saatte 4 tuğla taşıyana göre 25 kat daha güçlüdür...
Ya da bir saatte 20 çeşit yemek yapan aşçı, bir saatte 2 çeşit yemek yapan aşçıya göre daha güçlüdür.
Ya da bir senede kendine 20 daire satın alabilen kişi, bir senede bir daire alabilen kişiye göre daha güçlüdür..
Bir ayda evine 15 bin lira giren kişi, bir ayda evine 1500 lira giren kişiye göre on kat daha güçlüdür...
100 km/h hıza 3 saniyede ulaşan bir spor otomobilin motoru, 15 saniyede ulaşan aracın motoruna göre 5 kat daha güçlüdür..
1000 işçi çalıştıran bir patron 10  işçi çalıştıran patrona göre 100 kat daha güçlüdür..Çünkü aynı anda daha yüz kat maaş dağıtmaktadır...
Günde 1000 000 ekmek çıkarabilen bir fırın, günde 1000 ekmek çıkaran fırına göre bin kat daha güçlüdür...
Günde 20 bebeğin doğumuna yardımcı olan bir ebe günde ancak 1 bebeğin doğumuna yardımcı olabilen bir ebeye göre daha güçlüdür..
Okuldaki bir müdür, çalışan öğretmenlerden ve öğrencilerden daha güçlüdür.. Çünkü aynı anda hem öğrenciyi hem öğretmeni hem velileri hem maddiyatı kontrol eder..
Bir ülkedeki devlet reisi, devletteki insanlardan daha güçlüdür...Çünkü aynı devlette olması gereken olayların hepsine yasaların izin verdiği çerçevede hükmedebilir...
Anayasa bir ülkenin devlet başkanından daha güçlüdür.. Çünkü altındaki herşeyi idare eden devlet başkanı da ona bağlıdır...
Şehir elektrik şebekesindeki Voltaj yani elektrik enerjisi, ev içinde dolaşan elektrik enerjisine göre daha güçlüdür..Çünkü ortalama bir evde bir kaç elektrikli alet aynı anda çalışırken, şehir elektrik şebekesi aynı anda binlerce evin elektrik enerjisini karşılamaktadır...
Bir saatte 20 oda temizleyebilen bir temizlikçi, bir saatte 1 oda temizleyebilen temizlikçiye göre daha güçlüdür..
Bir futbol maçında 10 gol atabilen bir futbolcu, bir gol atan futbolcuya göre on kat daha güçlüdür...

Şayet maddiyata dökerseniz , güçlü olan her zaman daha pahalı ve daha kıymetli, daha çok tercih edilendir....
...
...
...
Şimdi siz düşünün...
Allah ne kadar güçlüdür....
Aynı anda ne kadar iş yapıyor...
Kendiniz karar verin....

22 Kasım 2018 Perşembe

ALLAH NASIL BİR VARLIKTIR

ALLAH NASIL BİR VARLIKTIR
Kimi insanlar Allah'a inanır kimileri inkar eder, kimi varlığı da 
yokluğu da ispatlanamaz der, kimi tereddüte düşer, bazıları gökte 
olduğuna inanır, bazıları her yerde, kimiler bir yaratıcının olduğuna 
inanır, kimileri Allah yerine tanrı der.....

Dünya üzerinde aklı eren insanlar kadar Allah kavramı vardır 
zihinlerde...

Göremedikleri için Allah'ı inkar edenler, görselerdi yine inkar 
edeceklerdi. Çünkü insana verilmiş frekans çözücüler yani duyu 
organları, insanların çevrelerini maddi olarak tanımalarına olanak 
verir..Maddi olanak varsa yani olan bir olayı test edebiliyorlarsa 
vardır, test edebilecek olakan yoksa yoktur. Allah'ın varlığını 
görselerdi inanmazlardı demenin sebebi o gördükleri şeyin Allah 
olduğuna inanmamalarıdır.. Yoksa başka bir şey değil.. Görmüşlerdir. 
Vardır lakin Allah değildir...

Allah'ı ancak tarifle anlayabiliriz..Nasıl bir tarifle ?? Zihnimizde, 
dünyada karşılaştığımız şeylerden örnekler vererek. Neden 
Dünyadan 
örnekler verilmeli başka yerlerden verilemez mi?

Verilemez.. Çünkü başka şekilde vereceğiniz örnekler insan zihninde 
bir şey oluşturmaz..

Örneğin

Allah için;

"Alnkjn ıdughf ıwejn klıshe psıojd şasış ıouhr eıfgb seıfuh woeıh  
ıouıwhe fu hğpokse ofıh osd fouıho weıuf"

Şeklinde bir Allah tarifi olmaz. Çünkü bugüne kadar öğrendiğiniz 
kelimelerin hiç birine uymuyor yukarıdaki kelimeler. O yüzden 
zihninizde bir şey oluşmuyor, şekillenme ,zihni bir  metafor 
oluşmuyor...Allah'ı tarif etmek için sizin de bildiğiniz kelimeler 
kullanılmalıdır.Kalanı artık sizin zihninizde canlanandırın.Zihninizde 
canlandırmada sınır yoktur.Lakin Alllah zihninizde oluşan bütün 
şeylerden münezzehtir..Sadece benzetebilirsiniz.


Kuranı Kerim Nur suresinde


24/NÛR-35: Allah, göklerin ve yerin Nûru’dur. O’ nun nûru, şöyle bir 
misalle anlatılabilir: İçinde lamba bulunan bir fanus; lamba kristal bir 
cam içinde; kristal de sanki inciden bir yıldız. Lamba, doğuya da 
batıya da ait olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından 
yakılıyor; öyle ki, yağı daha ateş değmeden hemen kendiliğinden ışık 
veriverecek. Nur, yine nur. Allah, kimi dilerse onu nûruna iletir. Allah, 
(gerçeği anlamaları için) insanlara böyle misaller verir. Allah, her şeyi 
hakkıyla bilendir.)


Allah kendi kendini tarif etmiş.

Lakin Allah' ı zihninizde canlandırabilmek için en az atom boyutnda 
bir kaç bilgiye ihtiyacınız var..

Malum Atomlar temel olarak elektron, proton, nötranlardan oluşur. 
Peki ya elektron,proton ve nötronlar?Onların en temel yapısı da 
kuarklar ve neptonlardır. Bu konunun çok ta fazla detayına 
girmeyeceğim . Girersek çıkamayız...O ayrı bir konu...

Ama özetle doğal elementlerin ve yapay elementlerin hepsini 
oluşturan yapıtaşı kuarklar ve leptonlardır.

Örneğin demir elementi de elektron, proton ve nötronlardan oluşur, 
altın elementi de oksijen de aliminyum da uranyum da.Tabi her 
birinin içindeki elektron proton ve nötron sayıları farklı farklıdır...

Bu konuya sadece yüzeysel değiniyorum. Yoksa çok detaylı...

Biraz da enerji hakkında temel bilgi sahibi olmanız gerekir..

Enerji tanım olarak iş yapabilme yeteneğidir. Yani yeterli enerji varsa 
iş yapılabilir. Ama illa ki iş yapılacak diye bir kural yoktur. Örneğin 
bataryası tam dolu cep telefonu , açma düğmesine basıldığında 
çalışabilir. Bataryadaki o enerjiyi açığa çıkaran , fark etmenizi 
sağlayan telefonun açma düğmesine basmanızdır.

Ya da basitçe enerjiniz varsa sabah uyanabilir, günlük yapmanız 
gereken rutinleri yapabilirsiniz. Enerjiniz yeteri kadar yoksa başta 
sabah kalkmakta ve günlük rutinlerinizi yapmakta zorluk çekersiniz. 
Bu enerji hakkında bilinmesi gereken bir bilgi.

Enerji hakkında bir diğer bilinmesi gereken bilgi de enerjinin 
kaybolmadığı sadece şekil ve isim değiştirdiğidir.

Yukarıdaki örneklerden gitmek gerekirse, bataryadaki elektrik 
enerjisi telefonda gözümüzle görebildiğimiz ışık ve göremediğimiz 
( radyo dalgaları ) ışık türüne ayrıca da ısı enerjisine, şayet 
titreşimdeyse telefon çaldığında da hareket enerjisine dönüşür. YAni 
görüldüğü gibi elektrik enerjisi aynı anda şu an için üç farklı enerji 
çeşidine dönüştü.

Yada yiyeceklerden aldığınız enerji sabah uykudan uyandığınızda ( ki 
gece uyurken de buna dahildir ) sizin bedeninizde  ısı enerjisine , 
hareket enerjisine, ve mikro amper seviyesinde elektrik enerjisine 
dönüşmüştür. Yani yiyeceklerdeki kimyasal enerji aynı anda şu an için 
saydığımız üç farklı enerjiye dönüşmüştür.

Bu kadar temel fizik bilgisinden sonra olayı daha da büyütelim.

Dünya üzerinde dünyayı dünya yapan- yani canlılık özelliği sağlayan 
tek kaynak güneştir.Dünya üzerindeki canlılığın temel kaynağı 
Güneştir. Güneş olmadığında dünya üzerinde hayat durur.

Güneşte gerçekleşen nükleer olaylar karşısında açığa çıkan enerji 
gözle görülen ve görülmeyen ışık sayesinde dünyaya ulaşır. Su bu 
enerji sayesinde buharlaşır, belli bir yoğunluğa geldiğinde yağmur 
kar vb giri olaylarla tekrar yeryüzüne dökülür, hava bu enerji 
sayesinde ısınır,rüzgarlar sıcak ve soğuk havanın yer değiştirmesiyle 
oluşur, bitkiler kendi besinlerini bu enerji sayesinde üretirler ( 
büyürler ), hayvanlar bitkilerin üzerlerinde güneş ışığı sayesinde 
biriktirdikleri enerjiyi, bitkileri yiyerek kendi bedenlerine alırlar, ot 
obur canlılar da bu ot yiyen canlıları yiyerek , aslı güneş olan enerjiyi 
kendi bünyelerine alırlar, güneş panelleri bu ışık enerjisini elektrik 
enerjisine çevirir, gün ısılar bu ışık enerjisini ısıya çevirirler, rüzgar 
tribünlari rüzgar enerjisini elektrik enerjisine çevirirler, ki rüzgar 
enerjisi güneşten aldığı enerjiyi harekete dönüştürerek 
oluşturur....İstediğiniz kadar sayabilirsiniz.

Dünya üzerinde biriken bu ısı enerjisini ışık almayan tarafından yine 
gözle fark edilemeyen ışık enerjisiyle atar, uzaklaştırır. ( ışıma olayı 
)...

Dolayısıyla bu Güneş enerjisinin dünya üzerinde hayatın sağlanması 
için gerekli tek enerji olması gibi düşünürseniz,

Allah denen varlık ta tek bir devasa ( ki bu kelime yetersiz tabi ki) tek 
bir enerjidir...

Kainatta insanın fark edebildiği bütün şeyler bu TEK olan enerjiden 
kaynaklanır..

O Enerji olmassa hiç bir şey olmaz..

Yukarıda örnekleri veridiği gibi gözle görülen demir, altın , 
aliminyum gibi bütün elementlerin nasıl ki kendini oluşturan temel 
parçacıkları kuark lar ve neptonlar gibi ( şimdilik açıklanabilen 
),aynıdır, aynı ÖZDEN farklı şeyler oluşmuş, nasıl Güneşten yayılan 
ışınlar Dnya dahil bütün uzaya yayılmaktadır, ne doğuya ne batıya 
ne kuzeye ne güneye ne yukarı ne aşağı...

İşte Allah denen varlık, görünen ya da görünmeyen herşeyin ÖZ 
üdür..DEVASA kelimesi çok çok çok yetersiz ama

ÖZ bir ENERJİDİR. AKILLI ÖZ bir ENERJİ...

Basit temel fizik bilgileriyle böyle....



O AKILLI ÖZ,  O DEVASA AKILLI ENERJİ varsa varlık vardır, yoksa yoktur...

Varlık VARLIK'tan vardır....



İşin içinden çıkamayıp yoktur demekle, inkar etmekle, idrak 
edememeniz nedeniyle kabul etmemenizle, ismi ALLAH diye 
nitelendirilen, varlığın müsebbibi O DEVASA AKILLI ÖZ yok olmaz...

ASLINDA O DEVASA AKILLI ÖZ, O DEVASA AKILLI ENERJİ
kelimeleir ALLAH ' ın yerini tutmaz...Ama Allah ' ı tarif etmek için bildiğimiz kelimeleri kullanmamız gerekir...

Gerisini siz düşünün..O DEVASA AKILLI enerji, O AKILLI ÖZ ü zihninizde nasıl 
canlandırırsanız canlandırın artık....


24/NÛR-35: Allah, göklerin ve yerin Nûru’dur. O’ nun nûru, şöyle bir 
misalle anlatılabilir: İçinde lamba bulunan bir fanus; lamba kristal bir 
cam içinde; kristal de sanki inciden bir yıldız. Lamba, doğuya da 
batıya da ait olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından 
yakılıyor; öyle ki, yağı daha ateş değmeden hemen kendiliğinden ışık 
veriverecek. Nur, yine nur. Allah, kimi dilerse onu nûruna iletir. Allah, 
(gerçeği anlamaları için) insanlara böyle misaller verir. Allah, her şeyi 
hakkıyla bilendir.)




17 Kasım 2018 Cumartesi

RUH

RUH

a. (ru:hu) 


1. Dinlerin ve dinci felsefelerin insanda vücuttan ayrı bir varlık olarak 

kabul ettiği öz, tin, can kuşu. 

2. En önemli nokta, öz:“Lakin oyunun ruhunu anlamak mümkün 

değil.” -M. Ş. Esendal. 

3. Esans: “Bazısı ruh koklatır, bazısı alnına sirke sürer, bazısı kollarını, 

bileklerini ovuşturur.” -H. R. Gürpınar. 

4. mec. Duygu: “Nesri gibi güzel bir ruhu olan Falih Rıfkı, Türk 

gazeteciliğini bir vatan hizmeti telakki etmiş ve kutsi bir vazife gibi 
ifa ediyor.” -Y. K. Beyatlı. 5. fel. Bedeni etkin kılan canlılık ilkesi, 
bedenin hayat gücü.  TDK


TDK'nın Ruh üzerine yaptığı açıklama ve tanımlamalar bu şekilde.


Bir çok kişi ruhun varlığını kabul ediyor. Özellikle bilimi ön plana 

koyan kimi kişilere göre de ruh denen şeyin olmadığı kendi 
delilleriyle kabul edilmiyor. Kabul edenler nasıl bir şey olduğunu 
tarif edemiyor ya da kendince bir şeyler tarif ediyorlar ruh hakkında.


Ruhu anlatabilmek için bilinen bazı şeylerden örnek vermek gerekir. 

Başka türlü tarif ve ifade edilemez.


Ruh denen şey aslında bir çeşit enerjidir. Kainat üzerinde herhangi 

şekilde herhangi bir tarzda, herhangi bir cismaniyette şu an için 
canlılık özelliği taşıyan ve ya taşıyabilecek kıvamda olan varlıklarda, 
varlığını belli eden bir enerjidir.


Halk arasında kabul edilen şekilde örneğin her insanın ya da her 

canlının ayrı ayrı, farklı farklı ruhu yoktur. Ruh Tektir. O Teklik, farklı 
özelliklerde herhangi şekilde , her hangi bir tarzda , herhangi bir 
cismaniyette şu an için bilinen canlılık özelliği taşıyan ve ya 
taşıyabilecek kıvamda olan varlıklarda açığa çıkar.


Güncel ve anlaşılabilir örnek verilmek istenirse en basiti elektrik 

enerjisidir.


Örneğin elektrik denen şeyin varlığını bakarak anlayamazsınız. 

Elektrik ne kadar güce sahip olursa olsun, istenirse hemen baraj 
çıkışından alınan çok yüksek voltajda bir elektrik olsun, ya da bir 
bulutta yüklü olan elektrik, ya da basit bir kol saati pilinde, isterse 
duvarda sabit duran kablolarda olsun.

Bunlara bakarak bunlarda elektrik yoktur ya da vardır diyemezsiniz.



Elektriğin varlığı, kendi enerjisini açığa çıkarabilecek ortamlarda 

belli olabilir.

Örneğin bir ampulde başta ışık olmak üzere lambanın ısınmasıyla, 

televizyonlarda ekran görüntüsüyle, radyolarda ses enerjisi olarak, 
elektrikli ısıtıcılarda ısı olarak, vantilatörde pervanenin dönmesiyle, 
elektrikli araçlarda elektrik motorunun hareketiyle , ya da 
dokunduğunuzda çarpılmanızla o enerji açığa çıkar. Elektrik, varlığını 
bir şekilde bünyesiyle bütünleştiği araçlarda ısı, ışık, hareket gibi 
etkilerle kendini gösterir.

Aklınıza şu soru gelebilir belki


"Ama bahsedilen araçları kullanmadan da elektriğin varlığını 

Voltmetre ile ölçebiliriz" Doğru bir yaklaşım değil bu. Çünkü 
voltmetre denene cihazın ibresinin ve ya göstergesinin hareket ediğ 
değişmesiyle aslında elektrik enerjisinin gösterge şeklinde ortaya 
çıkmasıdır.Yani elektrik o şekilde vücut bulmuştur.

Diyebilirsiniz ki 


"Efendim ruhun varlığı ispatlanamaz, bilimsel bir şey değildir"


Bu şuna benziyor biraz.


"Sıcak ya da soğuğun varlığı ispatlanamaz"


Yani bir şeyin varlığı o şeyi ölçebilecek cihaz olmadan ispatlanamaz 

gibi bir şey..

Yani sizin soğuk olarak nitelendirdiğiniz şey aslında insanın güncel 

yaşam koşullarında normal olarak kabul edilen sıcaklığın altında 
kalan sıcaklıklardır. Sıcak olarak nitelendirilen şeyler de öyle..

Örneğin 20 25 santigrat derece normal bir sıcaklıktır. İnsanlar 

sıcaktan bunalmazlar , üşümezler. Şayet ortam bulunulan ortam 
sıcaklığı örneğin 5 santigrat dereceye düşerse bu sıcaklık soğuk 
olarak kabul edilir hemen herkes tarafından. Ya da 50 santigrat 
derece hemen herkes tarafından sıcak kabul edilir, insanlar bunalırlar 
ve terlerler.

Yani bir şeye sıcak ya da soğuk demek için ve ya kabul etmek için 

herhangi bir termometreye ihtiyaç yoktur. Ayrıca zaten 
termometreler suyun donma ve kaynama noktalarını baz alarak 
değişik sayılarda bölmelendirmelerden olmuştur. Mesela genel 
kullanılan Celcius termometresin suyun donma noktasını sıfır, 
kaynama noktasını 100 olarak belirlenmiştir.

Fahrenheit termometresi de suyun donma noktasını 32, kaynama 

noktasını 212 olarak belirlemiş tir..

Yani su Celcius termometresine göre 0 ( sıfır ) Fahrenheit 

termometresine göre 32 Fahrenheit derecede donar..

YA da benzer şekilde su Celsius termometresine göre 100, 

Fahrenheit termometresine göre 212 Fahrenheit derecede donar. 


Aslında farklı olan suyun hal değişiminin farklı olarak kabul edilmiş 

sayılarda gözlenmesidir. 

Basitçe şöyle diyelim... Su donarken su taneciklerinin titreşimi azalır, 

Bir süre sonra katı bir hal , su kaynarken su taneciklerinin titreşimi 
hızlanır, bir üsre sonra gaz bir hal alır. Termometre sadece, çeşitli 
matematiksel işlemler yapabilmek için bilim insanlarının koyduğu 
değerlerden ibarettir.T

Yani termometre olmasa da su donar ve kaynar.


Gelelim Ruh denen varlığa.Ruh denen şeyin varlığı termometredeki 

gibi herhangi bir ölçüm aletiyle ölçülemez.Uzunluk değildir ki 
metreyle, sıcaklık değildir ki termometreyle, hacim değildir ki 
litreyle, elektrik enerjisi değildir ki voltmetreyle, akım değildir ki 
ampermetreyle, ısı değildir ki kalorimetre kabıyla ölçülsün.

Ama şu çıkarımı yapabilirsiniz. 


Ruh denen şey,  canlılık özelliği taşıyabilecek olan, biyoloji bilminin 

açıklayabileceği canlılık özelliği gösterebilmenin sınırları içinde her 
türlü, cismani madde içinde varlığını belli edebilecek tek bir enerji 
çeşitidir. Varlığının delili canlılıktır. Canlılık özellik sınırına 
çıkıldığında , ruh denen şey, yani enerji, o canlı beden ile ilişkisini 
keser. Yani insan algısının dışına çıkar.


Mesela bir ampulün patlaması, telinin kopması nasıl elektrik 

enerjisinn ampulde varlığının insan algısı dışına çıkması gibi.

Ya da çok uzun süre çalışan bir vantilatörün ısınıp artık elektrik 

enerjisini hareket enerjisine çeviremeyecek olması gibi.

Elektrik enerjisi vardır, lakin bu enerji , kendisini bozuk bir ampulde 

ve ya bir vantilatörde kendisini gösteremez.

Örneğin canlılık sadece bu dünya da mı vardır ya da ruh denen şey 

sadece bu dünya ve çevresinde midir.


Şöyle basit bir deney yapacağımızı farz edelim.


Örneğin insanoğlu Mars' a gidip orda koloni kurmak için çalışıyor.


Canlılık özelliği sağlanabilecek uygun şartlar ısı , sıcaklık, yapay 

atmosfer, basınç, ve benzeri, yani canlılığın teşekkül edebileceği bir 
ortam Mars' ta da sağlanabilirse, Ruh diye nitelendirilen enerjisi 
Mars'ta da insanoğlunun fark edebileceği hale gelir. Yani yaşama..


Ya da bir tohumu canlılık için uygun şartları sağlayabilecek 

Andromeda Galaksisi içinde bir ortamda çimlenmeye bırakırsanız , 
Ruh denen enerji orda kendini belli eder.. Yani tohum canlılık 
özelliği taşır. 


Özetle Ruh TEKTİR, bu TEKLİK, farklı canlılık özelliği taşıyan 

bedenlerde farklı şekilde açığa çıkar.


Kedinin ruhuyla, köğeğin ruhu, tek hücrelilerle çok hücrelilerin, 

insanın ruhuyla maymunun ruhu, solucanın ruhuyla yılanın ruhu, çam 
ağacının ruhuyla domatesin ruhu AYNI dır.

Ruhun bu canlılık özelliği taşıyan bedenlerde gösterdiği etkiler 

farklıdır...

Ölüm denen olay, canlı denen varlığın, canlılık özelliği taşıyabilecek 

minimum ve maksimum sınırları ( optimum yaşam seviyesi ) arasına 
çıkıldığında Ruh denen enerjinin bulunduğu bedenle irtibatının 
kesilmesi olayıdır.


Ruhun varlık belirtisi canlılıktır, sadece ölçülüp sayısal değer 

verilecek bir ölçme aracı yoktur. Kim bilir.. Belki ilerde olur...


14 Kasım 2018 Çarşamba

YAZI TURA

Bir metal paranın havaya atıldığında yazı ve ya tura gelme ihtimali nedir?
Dik gelme ihtimali önemsenmediği taktirde yazı gelme olasılığı yüzde elli, tura gelme olasılığı yüzde ellidir.
Bir şekilde dik geldiğini de ihtimale dahil ederseniz , yazı,tura ve ya dik gelme olasılığı yüzde otuz üç küsür şeklinde devam eder.
Böyle basit ihtimal hesaplamalarıyla herhangi bir canlının ihtimaller dahilinde ortaya çıkabileceği , tek bir aminoasitten, sonrasında DNA, daha sonra çekirdek , organeller vs şeklinde bir hücrenin vücuda gelip ilerleyen zamanlarda yine ihtimaller dahilinde çok hücreli canlıya dönüşebileceğini, son aşamalarda da ihtimaller dahilinde canlı çeşitliliğine dönüşebileceğini düşünebiliriz.

Sonuçta yüzde elli de bir ihtimaldir, yüzde otuz da, yüzde bin de, yüzde bir milyon da, yüzde bilmem kaç trilyon da olsa bile ihtimal ihtimaldir. Böyle bir şey mümkündür.

Lakin olaya tersinden baktığınızda yüzde bilmem kaç trilyon olma ihtimalinin olması demek, o olayın olmaması ihtimalinin de o kadar olması anlamına gelir.

Yani paranın yazı gelme olasılığının yüzde elli olması demek , dik gelme ihtimalini göz ardı ettiğinizde gelmeme olasılığının da yüzde elli olması demektir.

Bir zarı attığınızda 2 sayısının gelme ihtimali 1/6 dır... 2 sayısının gelmeme olasılığı 5/6 dır.. yani gelmeme ihtimali daha fazladır.

Ayrıca yazı tura meselesinde paranın kaç çeşit ihtimal ile atılacağı hesaba katılmamış, sadece paranın son ihtimal dahilinde atıldığı düşünülerek ATILAN BİR PARANIN yazı ve ya tura gelme hesabı yapılarak sonuç çıkarılmıştır.

Paranın yazı gelmesini sağlayacak sınırlar içinde paranın hareketini düzenleyen ihtimaller herhangi bir sayı ile belirlenemez.
Nasıl yani.
Örneğin  yazı gelmesini istediğiniz para için, havaya atılacak paranın atıldığı yerden çıkabileceği yükseklik sayısı sonsuzdur, Bu yükseklik bir santimetre de olabilir, on metre de belki de kuvvetli bir atışla 100 metredir..
bu iki değer arasında herhangi bir yüksekliğe çıkabilir...Çünkü 1 ile 100 arasında sonsuz adet sayı vardır.
Benzer şekilde pyazı gelmesini istediğiniz para için , parayı iten kuvvetin kaç Newtonluk kuvvet uygulayacağı ihtimali yine sonsuzdur. Bu belki 0,1 Nentonluk minik bir dokunuş, belki kuvvetli bir kol kası ile itilmenın sonucu ortaya çıkan 1500 Newtonluk bir kuvvettir. Belki de daha fazlası. Bu ii sayı arasında sonsuz adet doğabilecek ihtimal vardır. Çünkü iki sayı arasında sonsuz adet sayı vardır.

Devam edelim.

Yazı gelmesini istediğiniz para atıldığı anda dikey mi, on derecelik açıyla mı, yirmi derecelik açıya mı yukarı çıkacak, benzer şekilde yere hangi yükseklikten hangi açıyla hangi hızla düşerek çarpacaktır. Ayrıca düşecek zeminin yeryüzündeki bütün yüzeylerden olma ihtimali de yok değil..
Sünger üzerine mi, betona mı cama mı , tahta bir yüzeye mi, kuma mı....

Bu olay sadece paranın yazı gelme olasılığı için sonsuz ihtimal olduğunu , tura gelme ihtimalinin de sonsuz olduğunu, sonsuzla sonsuzun çarpımının yine sonsuz olduğu bir gerçektir.

Bu sonsuzluk ihtimalinde olasılıklar indirgenip paranın sadece atıldığı düşünülerek işlem yapıldığında yazı gelme ihtimalinin yüzde elli tura gelme ihtimalinin yüzde elli geldiği ve benzer şekilde gelmediği  hesaplanabilir.
Dik gelme ihtimalini hesaba katmıyoruz bile..

Şimdi dikkatlice aynaya bakın.. Yüzünüze, gözlerinizin, burnunuzun, ağzınızın, küçük dilinizin, dilinizin, kulaklarınızın, kaşlarınızın, saçlarınızın, dişlerinizin görebildiğiniz her şeye dikkatlice bakın...Mümkünse banyo aynası ( çukur ayna ) kullanın daha derinlemesine bakın..

İnceleyin...

Düşünerek inceleyin...

Tam olarak tolerans verilerek olması gereken yerde olma olasılığını bulunmasını ve olmama ihtimalinin bulunma olasılığını elinize kağıt kalem alarak hesap edin.

Lütfen....Ama sonucu hesaplarken para örneğindeki gibi sadece bütün ihtimalleri yazı ve tura şeklinde ikiye indirmeden, bütün olasılıkları hesap edin...

Sonucu ben söyleyeyim..

Sıfır...

Sadece göz bebeğinizin tam aynada baktığınız ve gözünüzle yeteri kadar görebildiğiniz en küçük parçasının o noktada bulunma olasılığı....

Yani bir bölü sonsuz...

Yani sıfır....

Yani bedeninizin şu anki, toleranslar dahilinde, insan şekliyle vücut bulma ihtimali.

Sıfır.


8 Kasım 2018 Perşembe

KEFİL

KEFİL

Musalla taşında bir cenaze. Tabutun içinde. Kısa bir konuşma mevta hakkında.


İmam efendi sorar bir kaç defa.


"Mevtayı nasıl bilirsiniz"


Cemaat


"İyi biliriz"


İşin garip tarafı cenazeyi tanıyan tanımayan hemen herkes cenazeyi iyi bildiklerine şahitlik ederler.



Muhtemelen cenazedeki hazirundan cenazenin hayattayken bizzat görmediği , bir selam vermediği kişiler de vardır. Cenazenin bizzat tanımadığı, belki sadece beraber bir bardak çay içtiği, belki hayatında sadece bir merhaba dediği, belki sadece yoldan gelip geçerken gördüğü, belki cenazeyi tanıyan birinin tanıdığı, usulen orda cenazede hazır bulunan kişiler, belki sadece adını duydukları kişiler, imamın bile tanımadığı kişiler....


Mevta önde musalla taşında yatıyor, cemaat arkasında saf durmuş..


-Mevtayı nasıl bilirsiniz?


-İyi biliriz.


-Mevtayı nasıl bilirsiniz?


-İyi biliriz.


-Mevtayı nasıl bilirsiniz?


-İyi biliriz.


Aslında mevtanın öteki dünyadaki hayatına kefil olmuyor musunuz....


Bizzat yeteri kadar hayatı paylaşmış , iyisiyle kötüsüyle mevta ile bir şekilde iletişime geçmiş olanlar müstesna, "iyi biliriz " dediğinizde büyük bir kefalet altına girmiş olmuyor musunuz?


Hayattayken gözünüz kapalı bir şekilde musalladaki mevtaya kefil olur muydunuz, gözünüz arkada kalmadan...


Malum birine kefil oluyor, ve kefil olduğunuz kişi bozrcunu ödemiyor ve ya ödeyemiyorsa , alacaklı borcunu kefil olandan almaz mı?


Ona göre cevap verin imam efendinin sorduğu soruya.


Yürekten gözünüz kapalı  "iyi biliriz " diyemiyorsanız


Bence sessiz kalın....


Yoksa birine kefil olmak, o kefil olunan kişinin borcunu üstlenmektir...


Belki bu dünyada kefillikten bir şekilde bir yolunu bulur kurtulursunuz.


Ama diğer tarafta söke söke alırlar...


Üstlenemeyeceğiniz borcun altına girmeyin...


6 Kasım 2018 Salı

GÜNAH

Günah: 1, Dini bakımdan suç sayılan iş ve ya davranış.
2.Acımaya yol açacak kötü davranış.
3.Sorumluluk vebal.
4.Kabahat, hafif suç  TDK
Aslında genel olarak dinen günah diye nitelendirilen hareket ve davranışlar, insan hayatına bakan yönüyle değerlendirildiğinde, günah kelimesinin sadece dini olarak algılanması doğru bir anlama şekli değildir.
Mesela içki içmek günahtır, zina yapmak günahtır, hırsızlık günahtır gibi sadece dini olarak düşünüldüğünde içi boş bir kelimeden ibarettir.
Günah denen kelimeyi sadece dini anlamıyla değerlendirmek yerine, diğer anlamlarıyla beraber değerlendirmek lazım.
Günah diye nitelendirilen şeyler aslında şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali çok fazla olan şeylerdir.

Örneğin içki içmek günahtır. Neden ya? sadece Allah yasakladığı için mi?
Hayır. Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır içki içmenin. Vardır.

Örneğin zina günah aynı zamanda haramdır. Neden ya? Sadece Allah yasakladığı için mi?
Hayır. Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır zinanın. Vardır.

Bunlar sadece iki örnek.

Olaya değişik bir bakış açısıyla bakalım.
Kırmızı ışıkta geçmek günah mıdır?
Beraber cevap bulalım direk evet ya da hayır demek yerine.
Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır kırmızı ışıkta geçmenin. Vardır.

Hız sınırını aşmak günah mıdır?
Beraber cevap bulalım direk evet ya da hayır demek yerine.
Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır hız sınırını aşmanın. Vardır.

Sigarayı sormayalım bile...

Peki ya akıl baliğ bir öğrencinin ders çalışmaması günah mıdır?
Buna da beraber cevap bulalım direk evet ya da hayır demek yerine.
Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır ders çalışmamanın . Vardır.

Ya da su içmek günah mıdır?
Beraber cevap bulalım direk evet ya da hayır demek yerine.
Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır su içmenin.
Yoktur değil mi?
Evet yoktur.

Peki ya yemek yemek günah mıdır?
Beraber cevap bulalım direk evet ya da hayır demek yerine.
Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır su içmenin.
Yoktur değil mi?

Çünkü su içmek ve ya yemek yemek gibi davranışlar mübah davranışlardır.Yani ne günah ne sevaptır.

Ammaaaaa.

Peki ya midenizi şişirecek, size rahatsızlık verecek derecede su içmek, bedeninizdeki vitaminlerin dışarı atılmasını saplayacak şekilde su içmek, uzun bir otobüs yolculuğundan önce kısa sürede tuvaletiniz gelecek şekilde aşırı su içmek, kış günü buz gibi soğuk su içmek, başkasının hakkı olan suyu içmek...

Yada midenizi şişirecek, size rahatsızlık verecek şekilde yemek yemek, bedeninizin sağlıklı yapısını bozacak şekilde yemek yemek, başkalarının hakkı olan yemeği yemek, ağzınızı ve yemek borunuzu yakacak şekilde yemek....


Yukarıda sayılanlar gibi, şahsın kendisine,bedenin sağlıklı bütünlüğüne, ekonomisine, ailesine, çevresine, çevreye zarar veriyor ve ya verme ihtimali var mıdır su içmenin ve yemek yemenin.

Şayet soruların hemen hepsine verilecek cevabınız evet ise, mübah olan yani ne sevap ne günah olan davranışlar bir günah hükmünü almaz mı?

Şura suresi 30. ayette
Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizle kazandıklarınız yüzündendir. Bununla beraber Allah yine de çoğunu affeder.

Bu ayette geçen "Allah çoğunu affeder" cümlesi aşağıdaki gibi anlaşılamaz mı?

İçki içersiniz. Birkaç kadehten belki bir şey olmaz. Ama olmayacak anlamına gelmez.
Zina edersiniz. Birkaç zinadan bir şey olmaz. Ama olmayacak anlamına gelmez.
Sigara içersiniz. Birkaç sigaradan bir şey olmaz. Ama olmayacak anlamına gelmez.
Ders çalışmazsınız. Birkaç defa çalışmamaktan bir şey olmaz.Ama olmayacak anlamına gelmez.
Kırmızı ışıkta geçersiniz. Birkaç defa geçmekten bir şey olmaz. Ama olmayacak anlamına gelmez.
Fazla su içer, kışın soğuk su içer, aşırı derece yemek yersiniz. Bir kaç defadan birşey olmaz. Ama olmayacak anlamına gelmez.

Ona göre siz karar verin.

Yaptığınız davranışlar günah mıdır?

Mübah olan davranışlar ile günah arasında ince bir çizgi var mıdır yok mu?










5 Kasım 2018 Pazartesi

KURANI KERİM DEĞİŞMİŞ YA DA DEĞİŞTİRİLMİŞTİR

Klasik olarak söylerler. " Efendim Kuranı kerim değişmiştir, ya da değiştirilmiştir "

Basit bir soru sormak gerekir hiç tartışmaya girmeden.

" Ben Ayasofya müzesini gezdim."

Bu cümle değiştirilmiş midir?

Cevap bekliyorum...

Vereceğiniz cevap " Nerden bilelim bu cümlenin ilk halini görmemiz gerekir, cümlenin değişip değişmediğini, ya da değiştirilip değiştirilip değiştirilmediğini anlamak için"

Ve ya buna benzer bir cümle.

Bekliyorum...

Şayet denildiği gibi Kuranı kerim değişmiş ya da değiştirilmiş ise 

Aslını elinizde belge ve kanıtlarla getirin. 

Hep beraber canı yürekten söyleyelim.

Kuranı Kerim değişmiş ya da değiştirilmiştir.